
Dijital İletişim ve Sosyal Medya
Radyonun icadıyla hayatımıza giren dijital iletişim kavramı televizyonun icadıyla daha da gelişmiştir. Telefonların mobil hale gelerek ceplerimize kadar girmesi internetin her an ulaşılabilir olmasını sağlamıştır. Bu durumun oluşturduğu avantaj ile yeni medya araçlarının gelişimi hızlanmıştır. Yeni medyanın sağladığı karşılıklı etkileşim, geleneksel medyaya oranla tercih edilmesine ve sürekli gelişerek iletişimdeki dijitalleşmenin ilerlemesine olanak tanımıştır. Dijital iletişimin getirdiği yenilikler kullanıcıları bir araya getirerek etkileşim içinde oldukları büyük bir internet ağı haline gelen sosyal medyayı oluşturmuştur.
Sosyal medya, kullanıcı dahilinde ihtiyaçlara göre gelişen, şekillenen ve değişen yapısı sayesinde büyük kitleler tarafından aktif olarak kullanılmaya başlanmıştır. Kullanılan platformlar ağırlıklı olarak görsel iletişim alanına hitap etmekte popüler uygulamalar fotoğraf ve video gibi görsel içerik paylaşımını desteklemektedir. İçerik üreten kullanıcılar interaktif bir iletişim halinde sosyal medyanın içinde konumlanmıştır. Görünür olma ve beğenilme arzusu, yorum ve takipçi artışından duyulan haz bu platformların kullanımını tatmin olma aracına dönüştürerek bireyin hayatının sosyal medya ile şekillenmesine yol açmıştır. Dolayısıyla kullanıcılar arasında popüler olan dijital platformlar modern mekân algısının dönüşmesinde de etkili olmuştur.
İç Mekân Tasarımının Dönüşümü
Doğan Hasol’un Mimarlık Sözlüğünde “Mekân”; “Bireyi dahil olduğu çevreden belirli sınırlar içinde koparan, ancak yaşamsal hareketini sürdürmesine olanak sağlayan boşluk” olarak tanımlanır. Sınırlar ve boşluklardan oluşan doğal veya yapay mekânlar mimarinin temelini oluşturur. Mekân kavramı dış mekân ve iç mekân olarak iki kategoriye ayrılır. Bu kavramın çevresiyle ilişkisi önem arz eder, iç mekânı algılamak için dış mekâna ihtiyaç duyulurken, dış mekânı algılamak için ise iç mekâna ihtiyaç vardır.
Bir iç mekân tasarlarken kullanıcılar baz alınarak bir çok değişken göz önünde bulunmalıdır. Bunlar sosyokültürel, psikolojik, fiziksel ve ya ekonomik durumlardır. Bu değişkenleri tespit eden tasarımcıların ışık, renk, doku, tefriş, malzeme seçimi gibi kullanıcının yaşamına adapte etmesi gereken “fiziksel” unsurlar vardır. Bununla beraber tasarımının bir de “algısal” unsurları vardır. Toplumu oluşturan bireylerin mekânı algılama ve kullanım şekli mekân kültürünü oluşturur. İletişim ile oluşan etkileşim etki ettiği mekân kültürünün algılanma şeklini değiştirir.
Son zamanlarda gündelik yaşam rutini haline gelen sosyal medya kullanımı iç mekân tasarımı üzerinde birçok algısal etkiye sahiptir. Özellikle görsel paylaşımların çoğunlukta olduğu uygulamalar iç mekân fotoğraf paylaşımında büyük rol oynamaktadır. Tasarımların sergilenmesine, tanıtımına, teknik bilgi ve detay paylaşımına imkan veren platformlar ile çok yönlü bir ilişki sağlanmaktadır. Bu sayede tasarımcılar için kendi tasarımlarını paylaşarak bir çok kişiye ulaşma imkânı da doğar. Ayrıca kullanıcıların ortak ilgi alanlarına sahip veya kendi mesleklerinden bireylerle iletişim kurmasına, yazılı ya da görsel bilgi paylaşımına da olanak tanır.
Paylaşım odaklı yaşamaya başlayan insanlar mekân tercihlerinde sadece hizmet ve sunum kalitesini değil mekânın atmosferini ve orada olmanın getirdiği statüyü tüketmek için de seçmektedir. Bu durum tasarımcıların sorgulamadan, sosyal medya kullanıcılarını baz alarak taleplerini karşılayan ve popüler kültüre hizmet eden tasarımlara yönelmesine yol açmıştır. Popülerlik ile bu uygulamalarda oluşabilecek yanlış algılar iç mekânın yapısını doğrudan etkilemektedir. Aynı zamanda mobil telefonlardaki kameraların gelişmesi, mekânların “fotoğraflanıp paylaşılabilir” şekilde tasarlanmasında ve toplum olarak kullanılan sosyal mekânlarda fotoğraf çekmek için özel olarak oluşturulan alan tasarımlarında rol oynamıştır.
Sergi alanlarını ve müzeleri gezerken kullanıcıların deneyimini paylaştığı fotoğraf ve videoların etkisiyle yalnızca çekim yapmak için tasarlanan yeni mekânların sayısı artmaktadır. Selfie ve ya İnstagram Müzesi olarak adlandırılan bu alanlar içerisinde birçok farklı konsept tanımlanmış küçük mekânlar barındırarak deneyim ve paylaşım imkânı sunmaktadır. Reklam maliyetlerinin düşürülmesi ve daha fazla kitleye ulaşılması amacıyla sosyal medya tercih sebebi olmuştur. Ticari amaç güden bazı markalar kullanıcı tarafından içerik oluşturulmasına teşvik amaçlı kampanya ve mağaza tasarım düzenlemelerine gitmektedir.

Beste Yalgın’ın Yüksek Lisans Tezi için yaptığı analizde “Sosyal Medya Kullanıcılarının Mekân Tasarım Algılarını Belirleme Ölçeğinden” elde edilen puanlara göre; sosyal medya kullanımı ile mekân tasarım algısı arasında orta düzeyde ilişki olduğu tespit edilmiştir.¹ Bu araştırmanın sonucunda:
- İç mekâna giren doğal ışığın doğru yönlendirilmesi ve yapay ışık tasarımının doğru planlanması,
- Tasarımda kullanılan mobilyaların estetik, fonksiyonel ve ergonomik seçilmesi,
- Manzaranın seyir açısının işlevsel olarak kullanılması,
- Mekân akustiğinin doğru tasarlanması,
- Renk seçiminin sıcak tonlarda yapılması,
- Güncel popüler kültüre yönelik tasarımların bulunması gibi etkenler kullanıcıların sosyal medya ile oluşan iç mekân tasarım algısını etkilemektedir.
Bir iç mekânın atmosferi deneyimleyen insanın algısı ile yaratılır. Duyulan memnuniyet, ayırt edici özellikleri ve unutulmazlığı gibi algısal unsurlar iç mekân atmosferini tanımlayan niteliklerdir. Tasarım ve sosyal medyanın devamlı ve karşılıklı etkileşimi iç mekân atmosferinin şekillenmesinde yoğun etkilere sebep olmaya devam edecektir.
Sosyal medyanın öğrenciler üzerindeki etkisi ve Sosyal medya ve arkasındaki sinsilik başlıklı yazılar da ilginizi çekebilir.




