GenelKişisel Gelişim

Fransa’dan İki Yaşam Hikayesi – Anlam Silsilesi

Sizlere 19. yüzyıl Fransa’sında yaşamış iki insanın yaşamından bir hikaye sunacağım. Birisi kimliksiz bir genç kıza, diğeri de heykeltıraş Auguste Rodin’e ait.

Bir Heykel Hikayesi

balzac - hikaye

Ünlü Fransız heykel yontucusu Rodin, Honore de Balzac’ın heykelini yeni tamamlamıştı. Balzac’ın üzerinde yenleri geniş bir giysi vardı. Elleri önünde kavuşmuş durumdaydı. Rodin yorgunluktan bitkin, fakat yengili haliyle birkaç adım geri çekildi, yapıtını hoşnutlukla gözden geçirdi. Karşısında duran bir başyapıttı!
Her sanatçı gibi o da mutluluğunu birileriyle paylaşmak istedi. Sabahın dördü olmasına karşın, heyecanla koşup öğrencilerinden birini uyandırdı.
Büyük sanatçı, gittikçe artan heyecanıyla, önden koşarak, genç adamın heykeli görür görmez göstereceği tepkiyi kaçırmama çabası içindeydi.
Öğrencinin gözleri heykeli şöyle bir süzdükten sonra, bakışları yavaş yavaş eller üzerinde odaklandı.
Öğrenci bir süre sonra, kendini tutamayarak,
”Olağanüstü!” diye haykırdı. ”Ne eller!… Üstadım, böylesine şaşılası elleri yaşamımda ilk kez görüyorum!”

Rodin’in yüzü karardı. Bir an sonra atölyeden fırladı ve çok geçmeden beraberinde başka bir öğrenciyle çıkageldi.
Bu öğrencinin de tepkisi diğerlerinden farklı değildi. Rodin, delikanlının tepkisini merakla izlerken onun bakışları da heykelin elleri üzerine kaydı ve orada takılıp kaldı.
Nihayet öğrenci, saygıyla, ”Üstad,” dedi, ”ellerin böylesini ancak Tanrı yaratabilir. Yaşıyor bu eller!”
Başka bir izlenim işitmek isteyen Rodin, başka öğrenciyle çıkagelir ve yine aynı tepkiyi alır. Ellerin muhteşemliği heykelin bütününe gölge düşürmektedir.
Bu sözler üzerine Rodin’in içinde bir fırtına kopar, korkunç bir çığlıkla koşarak atölyenin köşesindeki baltayı kaptığı gibi heykele saldırır.
Dehşet içinde kalan öğrenciler heykeli parçalamasına engel olmak için üstadın üzerine atılırlarsa da, o, öfkeden deliye dönmüş bir insanın insanüstü gücüyle her birini bir yana savurur. Sonra, koşar heykelin yanına, bir vuruşta o olağanüstü elleri paramparça eder.
Sonra, şaşkınlıktan taş kesilmiş öğrencilerine dönerek şöyle der;

”Aptallar! Ben bu elleri, kendi başlarına yaşamaya kalktıkları için parçaladım. Bu halleriyle bütünün yapısına uygun düşmüyorlardı. Şunu hiç aklınızdan çıkarmayın: Hiçbir parça, bütünden daha önemli değildir!”

Paris’te bulunan Balzac heykelinin niçin elsiz olduğunda da böyle derin bir hikaye yatmaktadır.


Dünyanın En Çok Öpülen Yüzünün Hikayesi

cpr annie - hikaye

Micheal Jackson’ın Smooth Criminal şarkısının bir dizesinde, ”Annie are you ok?” sorusu (bizim bildiğimiz tabiriyle eni vici vokke) tam 42 kez geçer. İyi mi olduğu sorulan Annie 19. yy’ın sonlarında ölmüş bir kızın hikayesinden geliyor. Fransa’nın Saint Nehri kıyısına bir kız çocuğu vuruyor. Ölüm sebebi ve kimliği bir türlü açıklanamıyor ve vücudunda da hiçbir iz olmaması sebebiyle intihar sonucu öldüğüne karar veriliyor. Çocuğun cesedi, Paris şehrinde bir morga götürüldü ve kimliği belirlenemeyen ölülerle birlikte sergilendi. (O dönemde çok popüler ve turistik bir değeri olan bir uygulamaymış)
Annie’nin yüzüne bakanlar, onun huzurla öldüğünü söylediler. Morg çalışanlarından birisi kızın yüzünden öyle etkilendi ki, yüzünün kalıbını alıp maskesini üretti. Maskeden üretilen kopyalar kısa sürede birçok mağazada satılmaya başladı. Yurtdışına dahi ticareti yapılan yüz, evlerin duvarında da dekorasyon haline geldi.
Albert Camus onun yüzünü ”Boğulmuş Mona Lisa” olarak betimledi.
Kimilerine göre o, ölümünün saflığıyla romantizmi simgeliyor. Dönemin gençleri, Annie’nin yüzünü kendilerine rol model olarak seçtiler.
Asmund S. Lærdal isimli oyuncak tasarımcısı, ailesinin evinin duvarında Annie’nin yüzünü görür ve hayranlıkla bakarken aklına gelen bir fikir ile, onu oyuncak bir bebeğin yüzü olarak tasarlar, adını da Annie koyar. Bebek Annie, yılın oyuncağı seçilir ve dönemin okullarında CPR eğitiminde kullanılmak üzere onun yüzü seçilir. (Erkek öğrenciler, erkek bir surata CPR yapmak istemez düşüncesiyle, genç bir kızın suratı kullanılır)
Kısa bir ömür sürmüş olan Annie artık bir simge haline gelmiştir, o hayata yeniden tutulmanın ve saflığın simgesidir. İnsanlığın ortak bir ürünüdür o artık. 100 milyonlarca hayatın kurtarıcısı olmuştur, dünyanın en çok öpülen yüzü…


Kişisel Gelişim kategorisinden devam etmek isterseniz, şu yazılarımızı da okuyabilirsiniz:
1- Unutulmuş Bir Oyuncak Hikayesi
2- Cesur ve Yeni Bir Dünya | Aldous Huxley
3- Bir Kıvılcım Yak Ve Ateşin Parlasın


Kaynak:
1- Video
2- Kitap 


 

Hakan ASLAN

Doğuş Üniversitesi Makine Mühendisliği Bölümü okumakta olan genç bir mühendis adayı olmakla birlikte dünyayı anlamlandırma çabası içinde olup araştırma hevesini yitirmeyen bir bireyim.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu