Müzik İçinde Bir Garip Rüya
Pencerenin kirli camını temizliyor aniden çıkan şiddetli bir yağmur, halbuki güneş de daha yeni açmıştı. Kimilerine göre kaosun bir simgesiydi yağmur, kimisine göre de huzurun bir temsili. Kimileri için ölmüş müzisyenlerin sessiz çığlıkları, kimisi için de ölüm döşeğindeki bir insanın gördüğü son dünyevi hatıra.
Yağmur damlaları yüzümü ıslatıyordu, uzun lambaların aydınlattığı dar sokaklarda adım adım yürürken Mozart’ın Requiem parçasını dinliyordum. Dinlemekte olduğum o muhteşem eser, beni onun hikayesine götürüyordu…
Tamamlanamamış Bir Müzik Bestesi
Depresif, sıkılgan günlerden birinde ölüm düşüncesi peşimi bırakmıyordu, yaşamın son bulması ve insanın sonsuzlukla buluştuğu o anın gelmesi… Acaba ölüm nasıl bir şeydi ? Sonsuz bir karanlığa mı boğulacaktım yoksa göz alıcı ışık tarafından kutsanacak mıydım, bilemiyorum.
O günlerde bu düşünceler etrafımı sarmışken bir arkadaşım ziyaretime geldi, tesadüfe bakın ki ölümü ölesiye düşündüğüm bu vakitlerde benden bir Requiem bestelememi istemişti. Acaba bu tanrının bir işareti miydi ? Sanırım öyleydi, hayır karanlığa gömülmeyecektim ben; ışıkla kutsanacaktım çünkü tanrı bana bir işaret vermiş, o kutsal haberi müjdelemişti.
O halde ben kendi ölümümü bestelemeliydim, Mozart’ın Requiem’i… Yazmaya, bestelemeye giriştim. Sonsuz ışık altında kutsandığımı hissedebiliyordum, yüce Tanrım beni yanına al ve bir Anka kuşu gibi küllerimden doğayım. Ölümü hissediyorum ama besteyi tamamlayamadım, belki de bu dünyada tamamlayamayacaktım onu. Gözlerim kapanıyor, bedenim donuklaşıyor; sanırım artık veda vakti geldi. Sonsuz ışık eşlik edecek bana, notalar kendiliğinden çalınacak ve sözler yağmur damlalarının her kaldırıma vuruşunda son kez yankılanacaktı…
Alfred Brendel der ki;
[İngilizcede] ‘listen’ (dinlemek) sözcüğünün ‘silent’ın (sessiz) anagramı olması hoşuma gidiyor. Sessizlik, müzik başlamadan ve bittikten sonra olan şey değildir. Sessizlik müziğin özü, onun var olmasını mümkün kılan hayati malzemenin ta kendisidir.
Müzik İçin Adanmış Bir Yaşam
Beethoven 5. Senfoni’nin ilk bölümündeki orkestrayı oluşturmak için 12 farklı enstrüman seçmişti. Bunlar flüt, obua, klarnet, fagot ve daha fazlasını içeriyordu. İlk bölümden flütü çıkarmıştı çünkü bu açılışın sert atmosferine bir şekilde uymuyordu. Belli ki Beethoven senfoninin başında çok sert ve maskülen bir fon yakalamak istiyordu. Bu nedenle de başlangıç orkestrasını bütünüyle erkeksi sesler oluşturan enstrümanlardan oluşturdu.
Pek çok kez düşünmüşümdür, zihinlerinde aniden yanan bir ışık ile mi yazdılar diye. Öyle epik, öyle basit ve doğru geliyor ki kulağa, sanki ilahi bir müdahale varmış gibi. Halbuki durum öyle değildi, Beethoven geride sayfalarca materyal bıraktı, sayısı öyle çoktu ki onlardan toplayıp bir kitap dahi çıkartabilirdiniz. Yazdı, vazgeçti, beğenmedi karaladı, buruşturup çöpe attı, tekrar yazdı. Bazen bazı pasajları 20 kez değiştirdiği olur, sayfada notaları yazacak yer dahi kalmazdı.
Büyük bir sanatçının gizemli dünyasına ait elimizdeki tek anahtar da budur;
ömrünü ve tüm azmini bir notanın diğerini kaçınılmaz bir şekilde takip etmesine adamak. Yaşam için ilginç bir amaç değil mi ?
Uyanış
Müzik içinde bir garip rüya gördüm. Yağmur sesleri duruldu, şimdi yalnızca bulutlar kaplıyor gökyüzünü. Kendimi ormanın içinde buldum, tüm bu düşünceleri zihnimde yaşarken, bilinçsizce durmadan yürümüşüm. Ormanda iki yol belirdi önümde ve ben daha az yürünmüş olanı seçtim. Bütün fark buradaydı işte.
Kaynak: Leonard Bernstein 1954 yapımı programı
Dilerseniz diğer kişisel gelişim yazılarımızı okuyabilirsiniz:
Bir Kahraman Hikayesi | Piyes Yazma Sanatı
Fransa’dan İki Yaşam Hikayesi – Anlam Silsilesi