Kim Bu Alan Turing?
Alan Turing
23 Haziran 1912 tarihinde, Londra’da bir erkek çocuğu olarak dünyaya gelir. Asıl adı Alan Mathison Turing olan bu çocuk yıllar sonra dünya tarihinin akışını değiştirecek işlere imza atacaktır.
Daha küçük yaşlardayken öğretmenleri, Turing’in oldukça zeki, öğrenme isteğiyle dolu ve özellikle de matematik konusunda çok yetenekli olduğunu fark ederler. Küçük yaşta, özellikle de okul hayatında dışlanmalara maruz kalmak onun hayatının bir parçası olmuştur. Ona destek olan tek kişiyse Christopher Marcom adındaki bir arkadaşıdır. Alan, zamanla ona hissettiği yakınlıkla aslında eşcinsel olduğunu fark edecektir.
Daha sonra Alan, arkadaşının okulun bitimine birkaç hafta kala tüberkülozdan ölmesi üzerine hayata olan inancını kaybedecektir.
Bu çöküntüye rağmen eğitim hayatı boyunca kendini geliştirir ve matematik alanında bir dahi olarak anılmasının ilk adımlarını atar. Okullarında yaptığı derecelerin ve dikkat çeken makalelerinin ardından Turing makinesi kavramını ortaya atar. Bugün modern işlemcilerin yaptığı her tür hesaplama bu makine ile yapılabilmektedir. Matematik ve kriptoloji(şifrebilim) üzerine çalıştıktan sonra, ABD’den II. Dünya Savaşının göbeğindeki İngiltere’ye döner. Döner dönmez de İngiliz ordusu tarafından kriptoloji ekibine dahil edilir.
Naziler, savaş sırasındaki haberleşmelerinde değişen şifreli mesajlar kullanmaktadır ve bu şifreleri Enigma adı verilen bir makine ile oluşturmaktadırlar.
İngiliz hükumetinin savaş iletişim üssünde Alman deniz kuvvetlerine ait şifrelerin kırılımı için çalışan kriptoanaliz ekibinin başına getirilir.
Bu görevdeyken farklı yöntemler geliştirir ve Enigma cihazı tarafından üretilen şifreleri kırmaya yarayan Bombe isimli bir elektromekanik makinenin tasarımına katkıda bulunur. Uzun uğraşlar sonunda Bombe cihazları, Nazilerin şifreli mesajlarını deşifre ederek Nazi Almanyası karşısında çok büyük bir avantaj sağlar ve savaşın gidişatını değiştirir. Tarihçilerin tahminine göre Enigma’nın kırılması savaşı iki yıldan fazla kısaltarak “14 milyon” hayatı kurtarmıştır.
Sonrasında ise fikirlerini gerçekleştirmek için destek bulamayıp sürekli engellerle karşılaşınca sırf stres atmak amacıyla katıldığı 1948 Olimpiyatlarında maraton dalında gümüş madalya kazanır.
Turing Testi
“Bilgisayar Mekanizması ve Zeka” isimli makalesinde yapay zeka konularına değinen Turing, bir makinenin “akıllı” sayılabilmesi için gereken standartları belirleyen bir deney tasarlar. Turing testi adı verilen bu test, makinenin karşısındaki deneğin, görmeden iletişime geçtiği şeyin makine mi yoksa insan mı olduğunu tahmin etmesi esasına dayanmaktadır. Eğer denek, karşısındakinin makine olduğunu anlayamazsa, makinenin bir nevi “düşünme” yetisine sahip olduğu söylenebilir. Bugün, esası Turing testine dayanan ve CAPTCHA adı verilen bir uygulama, internetteki kullanıcıların insan mı yoksa makine mi olduğunu anlamakta kullanılıyor.
CAPTCHA (Completely Automated Public Turing test to tell Computers and Humans Apart)
CAPTCHA ile bilgi girişlerinin kötü niyetli kişilerin yazdığı programlar tarafından otomatik olarak yapılmasının önüne geçilmesi amaçlanır.
Yapay zeka konusunda çalışırken satranç ile de ilgilenen Turing, satranç oyunu için bir algoritma programlar. Bu algoritmayı çalıştıracak bir cihaz henüz ortada olmadığı için eline bir kağıt ve kalem alarak kendisi bilgisayarın yerine geçer ve adım adım yazdığı algoritmayı işleterek Allick Genie ile satranç oynar. Oyun sırasında beynini tamamen bir işlemci gibi kullanan Turing her bir hamleyi yarım saatte yapar ve bu oyun tarihe ilk Bilgisayarlı Satranç Oyunu olarak geçer. Avrupa’da derin yaralar açtıktan sonra biten savaştan kısa süre sonra Alan Turing, eşcinsel olduğunu açıklar.
Eşcinsel olduğu için “ahlaksızlık” yasasından hüküm giyer ve uzun bir hapis cezası ile kimyasal hadım edilme arasında bir seçim yapması istenir. Hadım edilmeyi seçen Turing’e mahkeme kararı ile yüksek dozda kadınlık hormonları enjekte edilir. Bu uygulama sonucunda cinsel istekleri ortadan kalkar, göğüsleri büyür ama belki de kendisi için en önemli olarak düşünme yetisi sekteye uğrar.Yenilikçi ve sıradışı Turing günbegün ortadan kaybolmaya başlamıştır. Vücudundaki ve zihnindeki bu değişiklikler yetmezmiş gibi bir de İngiliz gizli servisi Turing’i göz altına alır. Eşcinselliği nedeniyle daha güvenilmez, şantaja daha açık olduğunu düşünürler. Her hareketi izlenir, rapor edilir hale gelir. Bireysel yönelimini açıklamasıyla herkes II. Dünya Savaşı’nda milyonlarca insanın yaşamını kurtaran Turing’i unutur.
Arkadaşları birer birer azalır, evine kimse uğramaz olur. Ve bu dâhi bilim insanı, henüz 42 yaşındayken intihar eder. Turing’in çalışmaları bilim insanlarının “Turing Makineleri” diye adlandırdığı araştırmalara ilham kaynağı oldu. Bugün o makinelere “bilgisayar” diyoruz.
2013’te Kraliçe 2. Elizabeth, ölümünün ardından Turing’e kraliyet affı bahşedip eşsiz başarılarını onurlandırdı(iş işten geçtikten sonra).
Değeri anlaşılınca da İngiltere sokaklarında heykelleri dikildi ve geç de olsa şimdi ona karşı özürler dileniyor.
Dikkat ettiyseniz heykelin elinde bir elma var. Bu, intiharıyla ilgiliydi. Cesedinin yanında tek bir ısırık alınmış bir elma bulunduğunda elmanın içine siyanür enjekte ederek intihar ettiği anlaşıldı. Çocukluğunda en sevdiği masal Pamuk Prenses olan bu yalnız adam, masaldaki kötü kalpli cadının elmasını kendisi imal ederek, kendisini dışlayan, farklı olduğu için yargılayan dünyadan ilelebet kaçmıştır…
Enigma filmi ile ilgili yazımıza ulaşabilirsiniz.