Girişimcilik

GİRİŞİMLERİN ARDINDAKİLER | #21

Bugün JNK Koçluk kurucu ortağı Nurdan Özdemir ile birlikteyiz. Kendisiyle kuruculuğunu üstlendiği JNK Koçluk adlı girişim üzerine samimi bir röportaj gerçekleştirdik. Yirmi birinci sayımızın konuğu Nurdan Özdemir’e davetimizi kabul ettiği için çok teşekkür ederiz.

Sudenaz Fitki: Merhabalar Nurdan Hanım. Öncelikle röportaj davetimizi kabul ettiğiniz için teşekkür ederim. Bize biraz kendinizden ve neler yaptığınızdan bahsedebilir misiniz?

Nurdan Özdemir: Merhaba. Davet için ben teşekkür ederim. Gençlerle etkileşime geçebildiğim tüm ortamlara dahil olmaya çalışıyorum.

Daha güzel bir iş yaşamı için, bireylerin ve kurumların gelişimine katkı sağlayan bir profesyonel koç ve eğitmenim. İnsanın kendisini geliştirme potansiyeline inanıyorum. Etik değerler ile birlikte bilimsel çalışmalara dayanan metodoloji ve araçları kullanmayı önemsiyorum. Koç ve eğitmen daha doğrusu öğrenme kolaylaştırıcısı olarak “Soft skills” (temel beceriler) dediğimiz alanda hizmet veren JNK Coaching’in kurucu ortağıyım. Aslında Elektronik Mühendisiyim, Savunma Sanayinde 25 yılı aşkın bir süre çalıştım. 15 yıl önemli savunma projelerinde program ve proje yöneticiliği yaptım. Program Yönetim Ofisi kurdum ve yönettim. Son beş yıldır Yönetici koçu ve eğitmen olarak çalışıyorum. ICF onaylı profesyonel koçluk, Yönetici koçluğu ve takım koçluğu sertifikaları yanı sıra Six Seconds Beyin Profilleri ve Duygusal Zeka Değerlendirici Sertifikalarına sahibim. Bir yıl önce kurduğumuz JNK Coaching çatısı altında Yöneticiler için Koçluk Modeli RLAC (Recognized Leader as Coach) Eğitmenliği de yapıyorum. Türkiye’de faaliyet gösteren koçluk derneklerinden AC (Association for Coaching) Ankara ekibinde sosyal sorumluluk projelerinde yer alıyorum. Çok sayıda gencimize gönüllü koçluk yaptım ve yapmaya devam ediyorum. JNK Coaching olarak öğrenci kulüpleri ile koçları bir araya getirerek gençlere katkı sağlayan projeler de geliştiriyoruz.

SF: JNK Coaching adında yeni kurulmuş bir girişiminiz mevcut. Kurulum aşamasında ne gibi zorluklarla karşılaştınız?

NÖ: JNK Coaching pandeminin ortasında doğdu. Belki de pandeminin yan etkisi diyebileceğimiz, mekandan bağımsız bir araya gelebilme fırsatı sayesinde, farklı şehirlerde yaşayan 3 koç bir araya geldik. Bizi bir araya getiren en önemli faktör koçluk ve koçluk süper vizyonu oldu. Bir de üçümüzün de eğitmeni olduğumuz, Koçvari Liderlik programı RLAC. Hızlı harekete geçen bir ekip olmamıza rağmen başlarken ciddi bir keşif sürecinden geçmemiz gerekti. Ortak vizyon, hedefler ve değerler üzerine kafa yorduk. İşimiz hizmet sağlamak olduğu için maddi bir sermayeden çok kişisel deneyimimizi ve zamanımızı ortaya koymamız gerekti.

Bizi en çok zorlayan durum yeni bir yapı olmak ve bu nedenle tanınmamak oldu. Bir network ağı oluşturmak, ismini duyurmak bu zamanda hem kolay hem de çok zor. Çok fazla dikkat dağıtıcının olduğu ortamda ilgiyi çekebilmek bizi hala zorlayan bir durum.

SF: Başarılı şirketlerin farklı pozisyonlarında yer almak kişisel gelişiminiz açısından sizlere neler kattı?

NÖ: Uzun yıllar Savunma Sanayinde farklı rollerde ve farklı işlerde çalıştım. Çalıştığım her alan ve kurum bana yeni şeyler öğretti. Organizasyon yapıları, vizyon ve hedefleri oluşturmak, ekip yönetmek, proje yönetmek, iş geliştirmek, müşteri ile iletişim, süreçler, şirket yönetimi gibi iş hayatının içindeki birçok konuyu deneyimle şansım oldu. Her etkileşim kişinin kendini tanıması ve öğrenmesi için bir fırsat sunuyor. Öğrenme ve yenilik en önemli değerlerim olduğu için iş yaşamında da her zaman bu değerlerime dönük yaşamaya gayret ettiğimi görüyorum.

Deneyimle insan doğal olarak gelişiyor. Ancak bu gelişim hem yavaş hem de bilinçli olmuyor. Aslında bizim şu anda yapmaya çalıştığımız bu gelişim ve öğrenme sürecini hızlandırmak ve bilinçli hale getirmek.

SF: Sizce kurumsal hayatta yapılması ve yapılmaması gereken şeyler nelerdir?

NÖ: Çalışma hayatının içinde birçok sinyal alıyoruz. Bazı şeyleri yapmak bize zor geliyor, yapmak istemiyoruz. Bazılarını yaparken ise çok keyif alıyoruz. Öncelikle yaptığımız şeyleri “zorunda” olduğumuz için değil de yapmayı “seçtiğimiz” için yapalım. “Zorunda” olmak insana sürekli bir yük yüklüyor, stresi arttırıyor. Bu sinyali doğru okuyarak ya işinize bakış açınızı değiştirin ya da başka bir iş yapmaya yönelin.

Diğer önemsediğim konu da kişinin kendi yaşamının sorumluluğunu alması. Bu ne demek? İnsanın içinde bulunduğu durum ve yaşadıkları ile ilgili kendine bakması ve kendi tercihlerini sorgulaması demek. Sürekli dış etkenlerden yakınan birinin mutlu olması da başarılı olması da çok zor. Birkaç öneri daha şunlar olabilir:

· İş yaşamında Kurtarıcı rolüne de Kurban rolüne de girmeyin. Suçlayıcı hiç olmayın. Bu üçlü hem iş yerinde hem de özel hayatımızda ne yazık ki çok girdiğimiz, tehlikeli ve yaşamı gerçekten zorlaştıran roller.

· Hayır diyebilmeyi ve sınırlarınızı koymayı öğrenin. “Fark etmez” demek yerine sizin neyi “tercih” ettiğinizi açıkça söyleyin.

· Mükemmel olmayı bekleyip adım atamaz duruma gelmeyin, hata yaparak öğrenin.

· Son olarak da “öz şefkati” unutmayın, kusurlarınızla güzelsiniz.

SF: Bir kadın olarak iş hayatında ve girişimcilik ekosisteminde yer almak sizi zorladı mı? Zorladıysa hangi konularda bu sorunu yaşadınız?

NÖ: İş hayatında kadın olmakla ilgili en çok deneyimlediğim şey dışlanmışlık hissi. Mühendis olarak çoğunlukla erkeklerin çalıştığı alanlarda çalıştım. İlk iş yerimde bölüm yemeklerinin sadece erkeklerin buluşma ortamı olmaması için çok çaba sarf ettiğimi hatırlıyorum. Yöneticiler çoğunlukla erkek olduğu için kendilerine benzeyen kişilerle çalışmayı tercih ediyorlar. Kadınlar daha dikkatli daha haddini bilerek adım atıyor. Açıkçası her ortamda rahat davranamadığım zamanlar oldu. Kadınlar kendi kendilerine de sınırlar koyuyorlar. Büyük olasılıkla ben de kendime sınırlamalar getirmiş olabilirim.

Girişimcilik yaptığım alanda ise durum biraz tersi yönde. Tersi derken koçluk, kadınların daha çoğunlukta olduğu bir alan. Girişimci olduğumda kadın olmakla ilgili bir sorun yaşamadım. Ancak şöyle bir deneyimim oldu: Çok beğendiğim bazı etkinliklere kurumsal yaşamdan arkadaşlarımı çağırdığımda bu sefer onlar kendilerini rahat hissetmediler. “Çoğunluk kadın vardı, ben de etkinlikten çıktım.” diyen erkek dostlarım oldu. Bu onları ürkütmüş olmalı! Bugün artık farklılıkların iş ortamına daha çok fayda sağladığı anlaşıldı. Umarım bu ön yargılarımızı aşarız ve daha çok birlikte çalışma ortamı yaratırız.

SF: Yıllar içerisinde çalışma saatleriniz değişti mi? Zaman yönetimini nasıl yapıyorsunuz?

NÖ: Kurumsal yaşamın içinde olduğum süre boyunca hep uzun saatler çalıştım. Kendimi hep çok çalışmak zorunda hissettim. Bir dönem normal zamanlarda işten çıkmak neredeyse ayıp sayılıyordu. Hafta sonları mutlaka işe gidiyordum. Böyle olunca yaşam alanı sadece işe ayrılmış oluyor. Verim de azalıyor. Şu anda kendi işimi yaparken yine çok çalışıyorum. Ancak zamanımı daha esnek yönetiyorum. Kendime, aileme ve hobilerime zaman yaratmaya gayret ediyorum. Anlaşılacağı üzere zamanını iyi yöneten biri değildim, daha iyi olması için çaba sarf ediyorum. Verimli çalışma yöntemlerini deniyorum. Örneğin; “yapılandırma” bunlardan biri. Hangi durumda nasıl davranacağına önceden karar veriyorsun. Böylece her seferinde karar süreci işletmek gerekmiyor. Örneğin; her sabah yürüyüşe çıkmaya karar verdim, sabahları bugün spor yapsam mı diye düşünmeden spor ayakkabılarımı giyiyorum. Bazı yöneticiler bu yöntemi kullanarak toplantıları formatlıyorlar. Böylece toplantıların insanların enerjisini tüketmesi ve onları strese sokması yerine verimli olmasını sağlayabiliyorlar. Yaptığım araştırma ve çalışmaları yeniden kullanmak da bu yöntemlerden biri.

SF: Girişiminizi kurma aşamasında sermaye sıkıntısı çektiniz mi?

NÖ: JNK Coaching’i kurmak maddi sermaye yerine, daha çok biz kurucularının zaman yatırımı yapmamızı gerektirdi. Vizyonu oluşturmak, ürünlerimize karar vermek, hangi yönlerimizle farklı olacağımızı belirlemek… Hepsi bizlerin zaman ayırması ile oluştu. Diğer yandan satın almak istediğimiz ürün ve hizmetler de vardı. Bunlar için kazandıkça yatırım yapma yolunu seçtik. Böylece çok fazla harcama yaparak başlama ihtiyacı olmadı. Bu zamanda girişimciliği daha cazip kılan şey belki de birçok iş için kendi imkanlarınızla ürün hazırlayarak sunabilmeniz. Bu durum özellikle bizim gibi koçluk, eğitim ve danışmanlık gibi hizmet sunanlar için geçerli diyebilirim. Bizim en çok zorlandığımız alan kendimizi tanıtmak. Marketing hem bilmediğimiz hem de ciddi bir şekilde maddi harcama gerektiren bir konu olarak hala bizi zorluyor. Kısıtlı bütçelerle ilerlemeye çalışıyoruz. Tanıtım için reklam vermek yerine daha kalıcı ve bağ kurmamızı sağlayan, maliyeti etkin yöntemler geliştirmeye gayret ediyoruz.

SF: İşinizde motivasyonunuzun devamını nasıl sağlıyorsunuz?

NÖ: Biz değerlerimize ve yaşamda bulduğumuz anlama hizmet eden bir iş yapıyoruz. Şahsen koçluk yapmak, bireylerin ve kurumların gelişimine destek olmak bana müthiş enerji veriyor. Benim en büyük amacım ve derdim daha güzel bir iş yaşamı için katkı sağlamak. Yorulduğum, zorlandığım anlarda bu amaç ve anlam bana yol gösteriyor, motivasyonumu yükseltiyor. Herkese yaptıkları işteki anlamı ve içsel motivasyonu keşfetmelerini öneririm. Para kazanmak durumunda olduğunuz için yaptığınız bir işte bile sizi motive edecek unsurlar bulabilirsiniz. Her gün yakınmak ve stres olmak yerine işinize farklı bir pencereden bakmanız mümkün.

SF: Sizin için girişimcilik ne ifade ediyor?

NÖ: Bence girişimcilik etkileşime girebilme ve yenilikleri deneme cesareti. Bir yandan da sürekli gelişme ve büyüme anlamına geliyor. Girişimci önce kendisini keşfederek başlamalı. Neyi neden yapmak istediği üzerine uzunca çalışma yapmasında çok büyük fayda var. Böylece hitap edeceği kişilere bu nedeni geçirebilsin ve dikkat çekebilsin. Girişimci profili, sürekli kendini geliştiren, hatalardan öğrenen, akıllı çalışıp doğru zamanda doğru hareketleri yapan, etkileşimlerden korkmayan bir profil.

SF: Hayatınızın bir dönüm noktası var mı?

NÖ: Benim hayatımdaki en önemli dönüm noktası koçlukla tanıştığım an. Koçluk eğitimleri sırasında “İşte tam bana göre olan şey bu.” dedim.

Koçluk insana sürekli bir keşif ve öğrenme ortamı sunuyor. Bir de başkalarına katkı sağlamak ve paylaşmak değerlerimle birleşince, kurumsal hayattan öğrendiklerimi koçlukla sentezleyerek gençlere faydalı olma isteğim büyüdü. Hayatımda eski ben ve koç ben olarak iki ayrı dönem var. Her gün gelişmeye, değişmeye devam eden bir ben.

SF: Peki hayattaki değerleriniz nedir?

NÖ: Aralarda biraz bahsettim değerlerimden. Özgürlük, yaratıcılık, yenilik, öğrenmek, paylaşmak ve katkı sağlamak benim en önemli değerlerim.

Gençlere de tavsiyem değerlerinizi çalışın, ortaya çıkarın ve bu değerlere doğru adımlar atın.

SF: Sizi motive eden bir söz/cümle var mı?

NÖ: En çok sevdiğim söz ünlü Yönetici koçu Marshall Goldsmith’in “İş Yaşamında Zirveye Giden Yol” adıyla yayınlanan kitabının mottosu. “Seni buraya getiren şey daha ileri götürmeyecek.”

SF: Hayat mottonuz var mı? Varsa söyler misiniz?

NÖ: JNK Coaching olarak bu konu üzerinde çalıştık. “Joy and Knowledge” (Eğlenerek Öğreniyoruz) bizim mottomuz oldu. Yaptığımız her faaliyette eğlenmeyi de işimize katıyoruz. Bu bize çok keyif veriyor.

| RÖPORTAJ: SUDENAZ FİTKİ

DouStartup

Doğuş Üniversitesi Girişimcilik Kulübü (DOU Startup), Doğuş Üniversitesi bünyesinde 2017 yılında kurulmuş bir öğrenci kulübüdür. Kurulduğumuzdan beri 600+ üyemiz, düzenlediğimiz 16 etkinlik, 1000+ katılımcı ve etkileşim içinde olduğumuz 18 kurumla üniversitemizin en aktif kulüplerinden biriyiz. Girişimcilik alanında yaptığımız faaliyetlerle bu alanda farkındalığı arttırıp, aynı zamanda gençlerin içindeki girişimcilik potansiyelini arttırmayı amaçlıyoruz. Geleceğin girişimcilikte olduğuna inanıyor ve bu ekosistemin gelişmesi için geleceğin girişimcilerini yetiştirmek en önemli hedefimiz.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu