Bilim

Kahvenizi İçerken Olaya Bir De Beynin Gözünden Bakın

Sevdiğimiz insanlarla bir fincan kahve içmek gibisi yoktur. Keyifli sohbetler, kahkahalı gülüşler arasında birkaç saniyelik soluklanma sırasında kahveden bir yudum alır ve doyasıya konuşmaya devam ederiz. Hafızamızda yer eden anılar da genellikle bu keyifli dakikalar olur. Peki hiç düşünmüş müydünüz birkaç saniyelik soluklanma sırasında kahveden bir yudum almaya kadar olan süreçte beynin siz farkında olmadan ne gibi işlemlerden geçtiğini ?

Öyleyse bu duruma bir de beynimiz tarafından bakalım

Görme sistemim, önümde duran fincanın yerini tam olarak belirleyebilmek için, önce etrafı şöyle bir kolaçan ediyor; yıllara dayanan deneyimlerim ise, diğer ortamlarda içmiş olduğum kahvelerle ilgili olarak hafızamı yeniden harekete geçiriyor. Ardından frontal korteks (alın korteksi), sinyalleri motor kortekse gönderiyor. Burası, fincanı kavrayabilmem için gövdem, kolum, önkolum ve elim boyunca devreye girecek kasların kasılmasını çok ayrıntılı biçimde koordine eden bölge. Fincana dokunduğumda, fincanın ağırlığı, uzaydaki konumu, sıcaklığı, kulpunun kayganlığı vb. hakkında tonlarca bilgi, sinirler aracılığıyla beyne iletiliyor.

Haydi uzatmayalım birkaç beyincik ve genel duyu korteksi gibi birkaç yerde daha iletişimler oluyor. Elim uzun bir kavis çizerek fincanı sarsmadan ve açısını bozmadan yukarı doğru kaldırabilmek için kaslarımda ayarlamalar yapıyorum. Dudaklarıma yaklaştırıyorum ve kendimi yakmadan bir yudum kahveyi içime çekiyorum.

Ian adlı bir genç bir gün şiddetli bir bağırsak iltihaplanması sonucunda ender görülen bir sinirsel hastalığa yakalanmıştı. Dokunma ve bunun yanında kol ve bacakların konumuyla ilgili olarak beyne bilgi gönderen duyu sinirleri artık işlevsizdi. Ian, bu nedenle hiçbir hareketini otomatik olarak idare edememekteydi. Vücudunun konumunu bilmeyen bir insan, yaşamını normal biçimde sürdüremez.

Üzerinde nadiren düşünüp değerini nadiren fark etsek de, günün her anında yaptığımız karmaşık hareketler, hem çevreden hem de kaslarımızdan gelen geribildirimler sayesindedir. Ian yaptığı her hareketin şiddetini ve ölçüsünü ayarlamak zorunda eğer böyle yapmazsa yürürken bacağını kırabilir veya dengesini bir türlü sağlayamaz. Attığı her adım, bilinç bir zihinle hesaplanıyor ve düzenleniyor.

Birlikte yürüyen insanlar.

Sonuç

Ian’ın hikayesi bize üzerinde düşünmeye bile değer bulmadığımız günlük eylemlerin inanılmaz karmaşıklığına ışık tutmaya yetecektir. Verdikleri ilk izlenimin aksine, bu tür hareketler aslında hiç de basit değildir. Bu nedenle yürüyen, koşan ya da bisiklet süren birini bir sonraki görüşünüzde bir anlığına durun ve yalnızca insan vücudunun müthiş yapısını değil, bu yapıyı kusursuz biçimde idare edip düzenleyen bilinçdışı beynin gücünü de getirin aklınıza.

En temel hareketlerimizde bile devreye giren çetrefilli ayrıntılar, göremeyeceğimiz kadar küçük ölçekte ve kavrayışımızın çok ötesindeki bir karmaşıklık düzeyinde vızıldayıp duran trilyonlarca hesaplamayla hayat bulur.

Hakan ASLAN

Doğuş Üniversitesi Makine Mühendisliği Bölümü okumakta olan genç bir mühendis adayı olmakla birlikte dünyayı anlamlandırma çabası içinde olup araştırma hevesini yitirmeyen bir bireyim.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu