Merhaba değerli okuyucularımız, bugün sizlerle Psikoloji sembolünün anlamına ve hikayesine şöyle bir göz atacağız.
Psikoloji evrenine giriş yaptığımızda psikoloji sembolü olarak bizi ψ çatalı anımsatan bir görüntü karşılıyor. Aslında bu (ψ) sembol, yani kelimenin “Psi” kısmı Yunan alfabesinin 23. harfidir. Psikoloji kelimesinin Yunanca karşılığıysa ψυχολογία (Psychologia), şeklindedir ve iki farklı kelimeden oluşmaktadır. Bu kelimeleri açıklayacak olursak;
Kelimenin ön eki olan “Psyche “ kelebek, ruh, nefes, zihin, enerji gibi anlamlar taşırken “-logia” soneki bilim anlamına gelmektedir. Kelimenin tümüyse etimolojik olarak “Ruh bilimi” olarak geçer. Tarihin akışında, psikoloji sembolünün (ψ) şeklinden dolayı şeytanın çatalı olduğu gibi bir batıl inanış gelişmişti. Bunun başlıca sebeplerinden en önemlisi o dönemde ruhsal hastalıkların şeytandan kaynaklandığına, hatta şeytan tarafından sahiplenilme veya kişinin içine şeytan girdiğine inanılmasıydı. Kişilerin açıklayamadıkları büyü ve büyücülük gibi insan kontrolünde olmayan doğaüstü varlıklara olan katıksız inançlarıyla kiliselerin kuklaları haline gelen insanlar; psikolojik rahatsızlıkları bilim yerine dinle açıklamayı yeğleyip bu hastalıkları şeytan işi olarak kabul etmişlerdi. Orta Çağ Avrupa’sında da toplumsal kontrol daha çok kiliselerin elinde olduğundan dolayı psikoloji bilimi de çok gelişemiyordu. Bu yüzden de psikolojik bozukluklar ve rahatsızlıklar ruh anlamıyla örtüşerek toplum içerisinde şeytan, cin, doğaüstü varlıklarla birleştirilirdi.
Eski Yunanca’da “Psyche ” kelimesi daha önce de belirttiğimiz gibi kelebek anlamına geliyordu. Ve Antik Yunan’da kelebek aynı zamanda enerji, nefes, hayat veren rüzgarın sembolüydü. Yunanlılar, bir kişi öldüğünde ve son nefesini verdiğinde, ruhunun bir kelebek gibi vücuttan uçtuğuna dair bir inanca sahipti. Zaman içinde Roma İmparatorluğunun da etkisiyle beraber bu kelime insan ruhunu temsil etmeye başlamıştır. Aynı zamanda bu kelimeyi Mısır kültüründe “Ka” olarak da bilinen yaşam gücümüzü sembolize eden kavram olarak görüyorlardı. Yunanlıların bir diğer inanışlarına göre, bir insan hayatını kaybettiği zaman, Mısırlıların “Ka” dediği yaşam gücü, ruh bedeni bir nefes şeklinde terk ediyordu. Ve çıkan bu son nefesin kelebek şeklini aldığına inanılırdı ve bu yüzden ölüm korkunç bir şey değil, değişim ve umudu hatırlatıyordu.
Böylelikle psikoloji biliminin sembolü Psyche kelimesi oldu. Daha sonra ilerleyen zamanlarda “logia” (yani ψυχή ve λογία) kelimesi eklendi. Ve zaman içinde kelimenin etimolojik anlamı “ruh bilimi” – “zihin bilimi” şeklinde evrildi. “Ψ” ise, bir kısaltma niteliğinde evrensel bir sembol olarak kullanılmıştır.
Psikoloji sembolünün tarihi oluşumunu incelediğimize göre, gelin bir de hikayesine göz atalım.
Yunan mitolojisinde, “ruh” kelimesinin sadece kelebek, ruh ve zihinden daha fazlasını ifade ettiğini söylemiştik. Psyche aynı zamanda bir tanrıçaydı, kelebek kanatlı, göz kamaştıran bir varlıktı. Ve aşk hikayesi tüm zamanların en güzel aşk hikayelerinden birinin sembolü haline gelmiştir. Bu efsanevi aşk hikayesi Apuleius tarafından Metamorphoses’te (Altın Eşek) ölümsüzleştirilmiştir.
Bu hikayeye göre, Anadolu’nın üç kızından biri gerçekten çok özeldi. Öylesine narin, güzel ve neşeliydi ki Afrodit bile bu genç kadını kıskanıyor ve kendine rakip olarak görüyordu. Afrodit’in kıskançlığı anlam verilmeyecek şekilde çoğalmıştı ve artık bu hissini kontrol edemiyordu. Bu durumun üzerine oğlu Eros (Cupid)’u görevlendirerek Psyche’ı okla vurmasını istedi. Dileğiyse, genç kadının tüm Anadolu’daki en korkunç, en çirkin ve en kalpsiz adama aşık olmasıydı.
(Psyche)
Fakat hiçbir şey plana göre gitmedi. Tam tersine, Afrodit’in oğlu Eros kendini Psyche’a aşık olmuş bir halde buldu. Kalbine söz geçirmeyi bir türlü beceremeyen genç tanrı her gece kızın odasına gidip onun kalbini kazanmaya karar verdi. Öyle de oldu. Psyche onu her gece karanlıkta ziyarete gelen bu yabancıya sırılsıklam aşık olmuştu. Oysaki adamın yüzünü bile göremiyordu. Yabancı, kimliğini gizli tutmakta ısrarcı davranan bir tanrı olduğunu söylüyordu.
Ancak yine bir şeyler ters gitti. Psyche kız kardeşlerine bu konudan bahsedince kardeşleri ona, yüzünü dahi göremediği gizemli sevgilisiyle olan ilişkisini sonlandırması gerektiğini söylediler ve tavsiyelerde bulundular. Psyche verilen tavsiyelere uydu ve gizemli yabancı yine bir gece odasına gelip yatağında uyuduğu anda sessizce genç adama yaklaşarak yüzüne bir gaz lambası tuttu. Afrodit’in oğlu Eros o anda uyandı ve Psyche’ın yaptığı küstahlık ve nankörlük nedeniyle öfkeyle dışarı fırladı.
Ne yaparsa yapsın teselli bulamayan ve acısını dindiremeyen Anadolu Kralı’nın güzel kızı Psyche, perişan ve pişmanlık dolu bir halde Afrodit’e giderek yardım istedi. Eros’un annesi Afrodit ise bunu Psyche’a karşı üstünlük edinmek için bir fırsat olarak gördü. Sonunda güzellik tanrıçasına rakip olan bu kadından kurtulmak için bir şansa sahipti. Genç kadına dört görev verdi. Eros’un aşkını tekrar kazanıp kendini affettirmek için geçmesi gereken dört sınav vardı. Buna göre yeraltı dünyasına gidip Cerberus’la savaşacak, Charon’la seyahat edecek ve akabinde Hades’le yola çıkarak Persephone’den küçük bir kutu içinde sakladığı güzelliğinden bir parça isteyecekti.
Afrodit’in tüm kötü niyetlerine karşın, Psyche sadece güzel değil aynı zamanda akıllı, cesur ve kararlı olduğunu da göstererek tüm zorlukları aşarak Persephone’nin kutusuna ulaştı. Ama tam da o an kibir ve merak duygularının onu ele geçirmesine izin verdi. Kutuyu açıp içinde ne olduğunu görmek ve güzellikten bir parça kendisi için almak istedi. İşte tam o zaman tuzağa düştü. Fakat tanıdık bir el, ona uzanarak lanetli kutuyu gözünün önünden uzaklaştırdı. Tanıdığı bu eli görmek Psyche’ı rahatlattı ve yüzünü bir umut bürüdü, neşeli haline tekrar dönmüştü. Çünkü Eros onu affetmiş ve kurtarmaya gelmişti.
Sonunda bu büyülü çift hak ettiği mutlu sona kavuştular. Afrodit, oğlunun sevgilisini kıskanmayı bıraktı ve düğünlerinde onların neşesine ortak olarak onlarla dans etti. Zeus, Psyche’i ölümsüzleştirmeye karar verdi. Psyche ölümsüz olmasının kısa bir süre ardından bir bebek dünyaya getirdi. Bu bebeğe Tutku adını verdiler. Efsane der ki, o günden beri Psyche, Eros ve Tutku insanların aşk hayatını düzenlerler.
Ve işte kelebek kanatlı bu cesur ve güzel kadın, günümüzde psikolojinin sembolü “Ψ” hâline gelmiştir.
Artık sizler de “Ψ” ne demek ve hikayesi nedir, biliyorsunuz. Sizce de bu hikaye tüm zamanların en efsanevi aşk hikayesi olmaya layık değil mi?